4 Ağustos 2018 Cumartesi

KRİZE KARŞI BİREYSEL ACİL EYLEM PLANI

  eylem planı ile ilgili görsel sonucu

Ekonomide işlerin iyi gitmediğini artık hemen hemen her kesim yüksek sesle dile getirmeye başladı. Dolar kuru bu sabah 5,11 ile tarihteki en yüksek seviyeye çıktı. Bu yazıyı yazdığım saatlerde ise 5,08 civarındaydı. Merkez Bankası verilerine baktığımızda geçen yıl 4 Ağustos’ta dolar kurunun 3,54 olduğunu görüyoruz. Kısacası, bir yıl içinde Türk lirası dolar karşısında yaklaşık yüzde 44 değer kaybetmiş. Döviz kurlarının aşırı yükselmesi, döviz cinsinden kredi almış olan kişilerin ve şirketlerin borçlarının artmasına neden oluyor. Ayrıca, devletin de maliyetlerini önemli ölçüde etkiliyor. Örneğin Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi birçok köprü ve paralı otoyol yap-işlet-devret modeli çerçevesinde yapıldı. Buralardan yeterli sayıda araç geçmezse aradaki farkı devlet, yapan şirkete dolar cinsinden ödeme yapıyor. Kısacası, dolar kuru yükseldikçe devletin bu tür yükümlülükleri de artıyor.

Yalnızca döviz kurlarındaki artış değil, enflasyon da ekonomideki önemli sorunlardan biri haline geldi. Dün açıklanan enflasyon verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksine (TÜFE) göre yıllık enflasyon oranı yüzde 15,85; Üretici Fiyat Endeksine (ÜFE) göre ise yüzde 25’e yükseldi. Gerçek enflasyon oranının açıklanan enflasyon oranından çok daha yüksek olduğunu önceki yazımda anlatmıştım. (https://dijiatolye.com/turkiyenin-bas-belasi-enflasyon/)

Ekonominin kırılgan hale gelmesine neden olan cari açık, iç ve dış borç stoklarındaki artış, işsizlik gibi sorunları anlatarak yazıyı sıkıcı hale getirmeyeceğim. Yalnızca, şunu belirtmek isterim ki dün açıklanan Cumhurbaşkanlığı 100 Günlük İcraat Programı’nı dinleyince tam bir hayal kırıklığına uğradım. Bu programla, ekonominin önemli sorunlarına nasıl çözüm getirileceğinin açıklanmasını ve böylece piyasaların yatıştırılacağını düşünmüştüm. Oysa, programda birçok büyük projeye 100 gün içinde başlanacağı anlatılıyor ve bu projelerin her biri de devletin giderlerini önemli ölçüde artıracak. Maalesef yastık altındaki döviz ve altınları bozdurarak ekonomideki sorunları çözebileceğimizi sanmıyorum.

Gelelim konumuza. Birçoğumuz ekonomi yönetiminde karar alıcı konumda olmadığımıza göre, bu zor günlerde birey olarak neler yapmamız gerekiyor, onlara değinelim. Kolay okunması ve akılda kalıcı olması bakımından maddeler halinde sıraladım:

1.      Çok zorunlu olmadıkça, en az 2020 yılına kadar bankalardan veya başka bir yerden kredi almayacağız.

2.      Önümüzdeki 2 yıl boyunca kesinlikle döviz cinsinden borçlanmayacağız.

3.      Yine bu birkaç yıl boyunca krediyle araba, ev, vb. almayacağız. Kısacası, birkaç yıl borçlanmayalım. Mevcut pozisyonumuzu tutmaya çalışalım.

4.      Genel kuraldır: Gelirimizin en az yüzde 10’unu biriktirmemiz gerekir. Bu dönemde de bu kurala mutlaka uymamız gerekiyor.

5.      Bankalara döviz cinsinden borcumuz varsa, bankayla görüşelim. Bunların TL kredilere çevrilmesini veya yeniden yapılandırılmasını (vade uzatımı, ödeme kolaylığı, vb.) talep edelim.

6.      Kredi kartı borçlarımızı vadesinde ödemeye çalışalım. Vadesi geçmiş kredi kartı borçlarımızı daha uygun faizi olan tüketici kredisi alarak hemen kapatalım.
                          
7.      Önümüzdeki birkaç yıl masraflarımızı azaltmaya çalışalım. Örneğin, haftada bir akşam dışarıda yemek yiyorsak bunu 15 günde bire veya ayda bire indirelim.

8.      Sinema, tiyatro, konser gibi aktivitelere daha az bütçe ayıralım.

9.      Giyim masraflarını azaltıp marka merakımız varsa bile birkaç yıl marka giymemeyi tercih edelim.
                                 alışveriÅŸ çılgınlığı ile ilgili görsel sonucu
10.  Fiyatları düşük olduğu için önemsenmeyen; ancak, ay sonunda önemli tutarlara ulaşan cips, gazoz, şekerleme, çikolata masraflarımızı azaltarak hem bütçeye katkı sağlayalım; hem de daha sağlıklı yaşayalım.
                                Ä°lgili resim
11.  Ay içinde gerekli olmayan ve hiç kullanmadığımız birçok eşya alıyoruz. Bunları tespit edelim ve aynı hataya düşmeyelim. Ayrıca, alışveriş yaparken “Bunu mutlaka almam gerekiyor mu? Buna ihtiyacım var mı?” sorusunu kendimize soralım.

12.  Yine de iki yakamız bir araya gelmiyorsa, bize gelir sağlayacak evden çalışabileceğimiz veya boş zamanlarımızda yapabileceğimiz ek işler bakalım. Bu tür iş imkânlarını zaman zaman Facebook’ta kurduğum İŞ = GÜÇ grubunda paylaşıyorum.

Kısacası mevcut ekonomi politikalarıyla önümüzdeki birkaç yıl ekonomide iyileşmenin olması pek mümkün değil. Bu nedenle, şimdiden önlemimizi alıp zor günlere kendimizi hazırlamamız gerekiyor.



DİKKAT: finekopol.blogspot.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler finansal durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan finekopol.blogspot.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin finekopol.blogspot.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur.



Hiç yorum yok: